– Kimde bir kardeşinin iffeti veya başka bir şeyle ilgili bir hak varsa o, dinar veya dirhemin olmayacağı günden önce bugün onunla helalleşsin
Ölü etinden hak: Gıybet
Hasan Basri Hazretleri: ‘Gıybet yapacak olsam, annemin gıybetini yapardım. Bana en çok iyiliği dokunan odur.’ demiştir. Çünkü gıybet edenin, gıybet ettiğiyle helalleşmesi için sevaplarını ona vereceğini biliyordu. Bari sevaplarım anneme gitsin, şeklinde anlaşılabilecek bir yorum yapmaktadır. Kitabımız gıybeti, ölmüş kardeşin etini yemek olarak tasvir etmiştir. Gıybetin dille veya yazıyla yapılması, suç olmasını değiştirmez. İnternet üzerinden bile gıybet suçu işlenebilir. Gıybetin temelinde, diğer mü’mini hor görmek vardır. Mü’min, duyduğunda gıybetinin yapıldığına üzülecektir, ondan eziyet çekmiş olacaktır. Allah, mü’min kullarına eziyet edenlerin büyük bir vebale girdiklerini haber vermektedir. Mü’min, diline hâkim olan insandır. Konuştuklarının, yazdıklarının, dinlediklerinin hesabını vereceğine kati imanı vardır. Gıybet çalmaktır. Mü’minin toplumdaki şerefinden çalmaktadır. Mü’minin şerefi ise malından kıymetlidir.
Seviyesiz anlayışın hak ihlali: Nemime
Nemime, söz alıp götürmektir. İnsanların arasında fitne tohumu ekmektir. İnsanlık suçudur. Biz ümmet olarak, ıslah etmek, ara bulmakla mükellefiz. Nemimecinin hiçbir özrü yoktur. Kendisine, başkalarına ait bir söz getirilen Müslüman şuna dikkat etmelidir:
* Söz getiren, söz götürebilir niteliktedir, güvensizdir; sözü doğrulanmaz. O bir fasıktır. Allah rızası için tepki gösterilmesi gereken bir şahsiyettir o.
* Fasık biri, söz taşırken yakalandığında uyarılmalıdır, ayıplanmalıdır. Allah korkusu kendisine hatırlatılmalıdır.
* Hakkında söz taşınmış bulunan kişi için, temiz kanaatimizi, haber doğrulanıncaya kadar saklamak zorundayız.
Bereketi mahveden hak: Yalan
Yalan, aileye girdiğinde ailenin bereketini, ticarete girdiğinde ticaretin bereketini giderir. Yalan, en büyük günahlardandır. Münafıklık alametlerindendir.
Yalanla oluşan günah iki boyutludur. Birinci boyutu, yalanın söylendiği kişiye karşı kul hakkı oluşmuştur. İkincisi de, yalanla elde edilen menfaate haram bulaşmıştır.
Yaygın afete dönüşen hak: Aldatmak
Herkesin birbirini aldatmaya  alıştığı bir zamanda yaşıyor olmamız, aldatmakta bizi haklı hale getirmez. İnsanı; çocuk bile olsa aldatan hak ihlali yapmıştır.
Sorumlu olarak bulunduğu yerde, protokolün dışına taşan bir iş yapan aldatmıştır.
Siyasette hantal kalan yönetici, kendine çalışan yakınını koruyan idareci aldatmıştır.
Karşısındakinin zafiyetinden yararlanarak hile yapan tacir aldatmıştır.
Bilgisini vermekten kaçınan, yanlış bilgi veren âlim aldatmıştır. Mü’min kardeşine emribilmaruf ve nehyi anilmünker yapmayan, kasıtlı yanlış yapan aldatmıştır. Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem ümmetini aldatan için sözünü net bir şekilde söylemiştir:
“Aldatan benden değildir.” (Müslim)
Her hâlükârda kul hakkı: Kabalık
Umumun kullanması için tahsis edilmiş yerlerde tezgâh açıp ticaret yapmak, kaldırım işgal etmek kul hakkıdır. Hakkın muhatabı, orayı kullanmaya hakkı olan herkestir. Yanlış araç parkı kul hakkıdır. Yanlış yere çöp koymak haktır. Kirli suyu insanların geçeceklere yere akıtmak, yolda araç yıkamak haktır. Yol kenarlarına tabure koyup oturmak haktır.
Komşuya eziyet etmek, onun hakkını arayamamasını fırsat bilmek, apartman kültürünün getirdiği sinsi işkencelere sebep olmak, evlerin bitişik nizam olmasından doğan sıkıntıya dikkat etmeyip, evin mahrem yerlerini gözetlemek, kısaca komşunun komşusuna karşı kendisini güvende hissetmemesi müthiş bir haktır. Bu hak için Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem üç defa yemin ederek ‘O iman etmemiştir’ ifadesini kullanmıştır. Çok namaz kılıyor olmak, aylarca oruç tutmak, komşu hakkına muafiyet getirmez. İşte Ebu Hureyre (r.a) diyor ki: Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem  şöyle buyurdu:
* Bir adam Peygamber sallallahu aleyhi ve selleme gelip bir kadından söz etti. Kadın çok namaz kılıyor; ama komşusuna eziyet ediyordu. Onun için: ‘O ateştedir’ buyurdu. Adam sonra başka bir kadından söz etti, o kadının fazla namazı, orucu yoktu. Fazla sadakası da yoktu; ama komşusuna eziyeti de yoktu. Onun için de: ‘O cennettedir’ buyurdu
Ağır bir hak: Borca dikkatsizlik
Sadece şu hadisler, anlayabilene yeter:
* “Kim, geri vermek için insanlardan borç alırsa Allah ona ödemesi için yardım eder. Kim de harcamak için borç alırsa Allah da onu harcar.” (Buhari)
* “Üç şeyden kurtulmuş olarak ruhunu teslim eden cennete girer: Kibir, gasp, borç.”
* “Mü’minin ruhu, borcu ödeninceye kadar askıdadır.” (İbni Mace)
Dönüş güzergâhı
Kullarla ilgili hak ihlallerinin ahirete intikal etmesi büyük bir afettir. Resulullah Efendimizin buyurduğu gibi, para pulun geçmediği yere gitmeden bu haklar muhakkak ibra edilmelidir. Söz konusu hak eğer, manevi boyutu olan bir haksa, hakkın sahibi ile yüzleşmenin yolu aranacak ve helalliği istenecektir. Gıybet, iftira gibi hakların temizlenmesi ancak böyle mümkündür. Hak sahibi ile artık buluşma imkanı kalmamış ise, mesela ölmüş veya adresi kaybedilmişse yapılabilecek tek şey, hak sahibi için dua ve istiğfarda bulunmak, onun için hayır ve hasenatta bulunmaktır. Ancak bu yol, yüzde yüz temizlenme değildir. Sadece bir umuttur. Eğer hak, maddi boyutu olan bir haksa ve haram bir kazanç  elde edilmişse bu durumda yapılacak olan şudur:
1) Sahibinin rızası olmadan elde edilen bir mal, zaman ne kadar geçerse geçsin sahibinindir. Sahibine iade edilecektir. Mal tüketilmiş ve kaybolmuşsa ya da geri verilmesi mümkün olmayan bir şey ise kıymeti verilir.
2) Mal üzerinde meydana gelen değişiklikler de bu ölçüyle değerlendirilir.
3) Bu şekilde bir geri verme tevbedir ve suç silinir.
4) Geri vermek mümkün olmazsa, o mal Müslümanların umumi hizmetlerinden birine verilir.
5) Yine de böyle bir hataya düşen Müslüman, sık sık Allah’a dua edip, hatasının bağışlanmasını dilemelidir.
“Kullarım! Ben zulmü kendime haram kıldım. Onu sizin aranızda da haram kıldım. Birbirinize zulmetmeyin.” (Kudsi hadis, Müslim)
“Müslümanın Müslümana kanı, malı ve namusu haramdır.” (Müslim)
“Malı olanın borcunu geciktirmesi zulümdür.” (Müslim)
“Kimde bir kardeşinin iffeti veya başka bir şeyle ilgili bir hak varsa o, dinar veya dirhemin olmayacağı günden önce bugün onunla helalleşsin.
O gün, salih ameli varsa ondan alınıp zulmü kadar diğerine verilecek. Ameli yoksa, öbürünün günahlarından onun zulmü kadar alınıp ona yüklenecektir.” (Buhari)

Bir Cevap Yazın

Your email address will not be published. Required fields are marked *

You may use these HTML tags and attributes: <a href="" title=""> <abbr title=""> <acronym title=""> <b> <blockquote cite=""> <cite> <code> <del datetime=""> <em> <i> <q cite=""> <s> <strike> <strong>

clear formSubmit