Cenâb-ı Hak, lutfettiği maddî-mânevî bütün nîmetlerden âhirette biz kulları­nı hesâba çekeceğini birçok âyet-i kerîme ile beyân buyurmuştur. İslâm âlimleri, ilâhî hesâba mevzû olan en mühim nîmetlerin neler olduğu husûsunda farklı îzah­larda bulunmuşlardır:

İbn-i Mes’ûd (r.a), bunların, “emniyet, sıhhat ve boş vakit” olduğunu söylemiş, Muâviye bin Kurre (r.h)’de; “Kıyâ­met günü en şiddetli hesap, boş vaktin hesâbıdır.” buyurmuştur. (Bursevî, X, 504)

İmam Gazâlî Hazretleri’nin vakit isrâfına karşı şu îkâzı çok ibretlidir:

“Oğul! Farzet ki bugün öldün. Hayâtında geçirdiğin gaflet anlarına ne kadar üzüleceksin. Âh, keşke diyeceksin. Lâkin heyhât!”

Cüneyd-i Bağdâdî Hazretleri de şöyle buyurur:

“Dünyânın bir günü, âhiretin bin yılından hayırlıdır. Zîrâ kazanç ve kayıp keyfiyetleri bu dünyâya âittir. Âhirette artık kazanmak veya kaybetmek yoktur.”

Boşa harcanan zaman, telâfîsi mümkün olmayan acı bir kayıptır. Zîrâ geçmişe âit bütün dosyalar kapanmıştır. Ancak isrâf edilen zamanların nedâmetiyle; duâ, tevbe ve istiğfâra yönelerek her an Hakk’a ilticâ hâlinde bulunmak sûretiyle o kayıpların, hiç olmazsa mânen telâfîsi için gayret göstermeliyiz.

Hayat ırmağı çok hızlı bir şekilde akıp gitmektedir. İlâhî irâde ile tahdîd edilmiş olan fânî ömrümüzün günleri, bir bardağı dolduran damlalar gibidir. Her geçen gün, sınırlı hayâtımızın bitme noktasına doğru ilerlediğimizi, dünyâdan bir gün daha uzaklaşıp kabre bir gün daha yaklaştığımızı unutmamalıyız. Ecel vakti bize meçhul olduğundan, her an Azrâil (a.s) ile karşılaşabileceğimizi hatırımızdan çıkarmayıp son nefes için hazırlıklı olmalıyız. Zîrâ şâir Necip Fâzıl’ın veciz ifadesiyle:

O demde ki perdeler kalkar, perdeler iner;

Azrâil’e “hoş geldin” diyebilmekte hüner!..

Düşünecek olursak istikbâl; müjdeler kadar, tehlikelerle de doludur. Ömür takvimimizden geriye kaç yaprağın kaldığı meçhuldür.

Cenâb-ı Hak, âyet-i kerîmede buyurduğu vechile, yakîn (ölüm) gelinceye kadar kulluk hâlinde bulunmamızı (Bkz. el-Hicr, 99.) ve müslümanlar olarak can verebilmemizi(Bkz. Âl-i İmrân, 102) ihsân eylesin. İsraftan uzak bir ömür sürerek, iç ve dış âlemimizde îtidâl ve muvâzeneyi ikâme edebilmemizi ve lutfettiği “zaman” nîmetini hayr u hasenâtla tezyîn edebilmemizi cümlemize nasîb eylesin! Âmîn…

Kaynak: Gönül bahçesinden Öyle bir rahmet ki

Bir Cevap Yazın

Your email address will not be published. Required fields are marked *

You may use these HTML tags and attributes: <a href="" title=""> <abbr title=""> <acronym title=""> <b> <blockquote cite=""> <cite> <code> <del datetime=""> <em> <i> <q cite=""> <s> <strike> <strong>

clear formSubmit