Kâinatı yoktan var eden Yüce Allah’tır. Allah, bizim Rabbimizdir; biz de onun kullarıyız. Bize yakışan ubûdiyyettir, yani kulluktur. O’na kul olmanın şuuruna vararak dünya ve ahiretimizi kazanmak bizim elimizdedir. Yüce Allah hem bu dünyanın hem de öbür dünyanın sâhibi, mâliki ve sultanıdır. Kula düşen efendisini tanımak, ona saygı göstermek ve onun rızasını kazanmaktır.

Rabbimizin, biz kullarından istediği sağlam bir îmân, ve eksiksiz amel, yani ibâdettir. Bizim kulluğumuzun göstergesi yaptığımız ibâdetlerdir. İbâdeti eksik olanların kulluğu da noksandır. İbâdet bizi Rabbimize yaklaştırır. Bu konuda Rabbimiz bir hadis-i kudsîde şöyle buyurur:

“Her kim (ihlâs ile bana kulluk eden) bir dostuma düşmanlık ederse, ben de ona karşı harp îlân ederim. Kulum, kendisine farz kıldığım şeylerden, bence daha sevimli herhangi bir şeyle bana yakınlık kazanamaz. Kulum, bana (farzlara ilâveten işlediği) nâfile ibâdetlerle durmadan yaklaşır, nihayet ben onu severim. Kulumu sevince de (âdetâ) ben onun işiten kulağı, gören gözü, tutan eli ve yürüyen ayağı olurum. Benden her ne isterse, onu mutlaka veririm; bana sığınırsa, onu korurum.”  (Buhârî, Rikâk 38)

Kul, ibâdetlerle Rabbine yaklaşmaya çalışacak. Farz olan ibâdetleri aksatmadan devam ettirecek, nâfilerle de onları koruma altına alacak. Yüce Allah, farz ve nâfile ibâdetlerle kendisine yaklaşan kullarının elinden tutacağını ve onlara sahip olacağını açık bir şekilde beyan ediyor. Bir de şu hadis-i kudsîye kulak verelim:

“Kulum, bana bir karış yaklaştığı zaman, ben ona bir arşın yaklaşırım. O, bana bir arşın yaklaşınca ben ona bir kulaç yaklaşırım. O, bana yürüyerek geldiği zaman ben ona koşarak varırım.”   (Buhârî, Tevhid 50; Müslim, Zikir 2; Tirmizî, Deavât 131; İbn Mâce, Edeb 58)

Bu hadis-i kudsîler, halk arasında şu şekilde dillendirilmiştir: “Kul, Allah’a nasıl bakarsa; Allah da kula öyle bakar.” Gerçekten de öyledir. Kul, Rabbine nasıl ibâdet eder ve yakın olmaya çalışırsa Rabbi de kuluna o derecede yaklaşır. Kul, başına buyruk olur ve Rabbinden uzaklaşmaya çalışırsa Rabbi de onu terk eder ve yüzüne bakmaz.

Saygı değer okuyucularım! Yüce Allah’ın gazap ettiği ve yüzüne bakmadığı bir kula kim sahip olur ve onun yüzüne kim bakar? Biz, başkalarını bırakalım, kendimize bakalım. Bir kul olarak Rabbimizle bu dünyada aramız nasıl? Rabbimiz bize öbür dünyada “kulum!” diyerek sahip olacak mı? Biz, Rabbimizin bu dünyada bize olan hitaplarına kulak verir ve gereğini yaparsak, öbür dünyada da Rabbimiz bize “kulum!” diyecek ve sahip olacaktır inşâallah.

Yüce Allah, Kur’ân-ı Kerim’de ve hadîs-i kudsîlerde bizlere “Kullarım!” diye hitap ederek bize değer verdiğini çok açık bir şekilde belirtir. Rabbimiz, can kulağı ile dinlememiz gereken bir hadîs-i kudsîsinde bizi muhatap alır ve şöyle buyurur:

“Kullarım! Ben, zulmetmeyi kendime haram kıldım. Onu sizin aranızda da haram kıldım. Artık birbirinize zulmetmeyiniz.

Kullarım! Benim hidâyet ettiklerim dışında hepiniz sapıtmışsınız. O halde benden hidâyet dileyin ki, sizi doğru yola ileteyim.

Kullarım! Benim doyurduklarım hâriç, hepiniz açsınız. Benden yiyecek isteyin ki, sizi doyurayım.

Kullarım! Benim giydirdiklerim hâriç, hepiniz çıplaksınız. Benden giyecek isteyin ki, sizi giydireyim.

Kullarım! Siz, gece-gündüz günah işlemektesiniz; bütün günahları afveden de yalnızca benim. Benden af dileyin ki, sizi bağışlayayım.

Kullarım! Bana zarar vermek elinizden gelmez ki, zarar verebilesiniz. Bana fayda vermeye gücünüz yetmez ki, fayda veresiniz.

Kullarım! Evveliniz-âhiriniz, insanlarınız-cinleriniz, en müttakî bir kişinin kalbi ve duygusuna sahip olsalar, bu benim mülkümde herhangi bir şey arttırmaz.

Kullarım! Evveliniz-âhiriniz, insanlarınız-cinleriniz, en günahkâr bir kişinin kalbi ve duygusuna sahip olsalar, bu benim mülkümden en küçük bir şey eksiltmez.

Kullarım! Evveliniz-âhiriniz, insanlarınız-cinleriniz bir yerde toplanıp benden bir istekte bulunacak olsalar ben de her birinin istediğini kendilerine versem, bu benim mülkümden iğne denize daldırılıp çıkarıldığında denizden ne kadar eksiltebilirse işte o kadar azaltır (yani hiçbir şey eksiltemez).

Kullarım! İşte sizin amelleriniz. Onları sizin için saklar, sonra onları size iâde ederim. Artık kim bir hayır bulursa Allah’a hamd etsin. Kim de hayırdan başka bir şey bulursa öz nefsinden başka kimseyi ayıplamasın.”  (Müslim, Birr 55)

Saygı değer okuyucularım! Bizi yoktan var eden, varlığından haberdâr eden, bizi besleyip büyüten, bize hidâyet yollarını gösteren, bize peygamber ve kitap gönderen, bizi her türlü tehlikelerden koruyan, bizim günahlarımızı afveden Rabbimize kulluk yapmamız elbette bizim şerefimizi artırır. Dünyada ve âhirette bizim iyiliğimizi isteyen ve bu konuda bize tavsiyelerde bulunan Rabbimize kulak vermek elbette bizi cennete götürür.

Saygı değer okuyucularım! Rabbimiz güçlü, biz zayıfız. Rabbimiz her şeye kâdir, biz çok âciziz. Rabbimizin her şeyi var, bizim hiçbir şeyimiz yok. Rabbimiz verici, biz alıcıyız. Rabbimiz sultân, biz köleyiz. Köle olduğunu bil ve gereğini yap. Kul olduğunu bil ve Sultân’ının kapısından ayrılma!

Bir Cevap Yazın

Your email address will not be published. Required fields are marked *

You may use these HTML tags and attributes: <a href="" title=""> <abbr title=""> <acronym title=""> <b> <blockquote cite=""> <cite> <code> <del datetime=""> <em> <i> <q cite=""> <s> <strike> <strong>

clear formSubmit