Geko kertenkelesinin ayaklarındaki sır, robotların dik yüzeylere tırmanabilmelerine büyük katkı sağladı.
Stanford Üniversitesi Makine Müshendisliği öğrencileri Geko’nun ayaklarındaki biyolojik yapıyı taktik ederek tırmanabilen bir robot ürettiler. Bu tasarım sayesinde gelecek yıllarda dik yokuşları kolayca tırmanabilen robotların üretilmesin de önü açılmış oldu. Ayrıca insanların da kolayca tırmanabilmelerine olanak sağlayan malzemelerin de geliştirilmesinin mümkün olabileceğini söylemek mümkün.

Geko’nun sırrı
Geko’nun bir ayağı binlerce kanat benzeri lamel denilen yapılardan oluşuyor. Her bir lamel, insan saçından onlarca defa daha ince olan milyonlarca kıldan oluşuyor. Mikroskop ile bakıldığında yine her bir kılın kendi içinde binlerce tüyden oluştuğu görülüyor. Bu sayede Geko, adım atarken ayak tabanını yüzeye bastırır ve hafifçe geriye çeker. Böylece tüylerin zemine maksimum düzeyde temas etmesini sağlar. Diğer bir ifadeyle, tüyler yüzeydeki çıplak gözle görünmeyen mikroskobik girinti ve çıkıntılara sıkıca tutunurlar. Böylece, ayak ile yüzey arasında moleküler düzeyde zayıf bir çekim kuvveti oluşur. Bu çekim kuvveti kuantum fiziğinde “Van Der Waals kuvveti” olarak adlandırılmaktadır(1).

Eğer Geko’nun parmakları gerçek yapışkanla kaplı olsaydı (veya bir zamanlar bilim adamlarının sandığı gibi vantuzlarla) Geko’nun her ayağını kaldırdığında bu yapışkanlığı kırmak için çok fazla enerji harcaması gerekirdi. Ancak araştırmaları yürüten ekibin bulgularına göre, Geko’nun duvara değdiği açıyı değiştirmesi ayağını çekmesi için yeterli olmaktadır(2). Ayaktaki tüycüklerin konumu ve sıklıkları Van der Waals kuvvetini ortaya çıkarır. İşte bu kuvvet, yerçekiminin Geko üstündeki gücüne baskın çıkar. Hayvan ayağını kaldırmak istediğinde de ayak tabanını ileri doğru büker ve moleküler çekim kuvvetinin üstünde bir güç harcayarak tabanını kaldırır(3).

Sübhanallah! Düşünün ki o ayakların yaratılışında incenik bir hata, bir fazlalık ya da eksiklik onun tutuduğu yere yapışık kalmasına ya da oradan düşmesine neden olacaktı. Halbuki harika bir mühendislik hesabı gözler önünde. Yüce Rahman’ın kusursuzca yarattığı bu eseri Bediüzzaman Hazretlerinin aşağıdaki sözü hatırlatıyor.
“Evet, her bir çiçek, her bir meyve, her bir ot, hatta her bir hayvan, her bir ağaç, birer mühr-ü ehadiyet ve birer sikke-i samediyet olduklarını ve bulundukları mekân ise, bir mektup sûretini alması cihetiyle her biri bir imza şeklini alır, o mekânın kâtibini gösteriyor.”(4).

1. www.ider.herts.ac.uk/school/courseware/materials/bonding.html
2. www.amnh.org/naturalhistory/biomechanics/0700biomechanics.html
3. Science, 9 Haziran 2000, sayı:288, ss.1717-1718.
4. Lemalar, 30.Lem’a, Bediüzzaman Said Nursi.

Bir Cevap Yazın

Your email address will not be published. Required fields are marked *

You may use these HTML tags and attributes: <a href="" title=""> <abbr title=""> <acronym title=""> <b> <blockquote cite=""> <cite> <code> <del datetime=""> <em> <i> <q cite=""> <s> <strike> <strong>

clear formSubmit