Es-Seyyid Eş-Şeyh Abdülaziz hazretleri, Ehl-i Beyt’ten Doğu Anadolu’da yetişen büyük velilerdendir.  Nakşibendi Tarikatı Şeyhlerindendir,  İmam Hüseyin (R.a)Efendimizin Mübarek Soyundan Gelmektedir(1), Muş Vilayetine Bağlı Bulanık İlçesinin Abri (Esenlik ) Köyündeki  Sâdât-ı Kirâm’ın Büyüklerinden  Seyyid  Aynü’l melek Hazretlerinin mübarek nesebindendir(2).  Abri  Köyünde Dünyaya Gelmiştir. Babası Seyyid Şeyh Ali efendidir, beş kardeştirler : Seyyid Muhammed Mehdi efendi, Seyyid Maruf efendi, Seyyid Abdülcebbar efendi , Seyyid Muhammed Said efendi ve Seyyid Abdülaziz efendi Rahmetullahi Aleyh.(2)

Seyyid Abdülaziz hazretleri zahiri ilmini Abri Köyünde Ceddi Seyyid Aynü’l melek Hazretleri medresesinde tamamladı, babası Seyyid Ali efendi vefatından önce ona Nehrili Seyyid Taha Hazretlerinin halifesi Bitlisli Şeyh Muhammed Küfrevi ‘nin yanına gitmesini vasiyet etti. Babası Seyyid Ali efendi kadiri meşrebli idi Oğlu Seyyid Şeyh Abdulaziz bu vasiyeti yerine getirmek için Bitlis vilayetine Şeyh Muhammet Küfrevi hazretlerine inabet almak için gitti. Seyyid Abdulaziz, Şeyh Muhammed Küfrevi hazretlerinin makamına girerken Şeyh Muhammet Küfrevi ayağa kalkıp onu kendine doğru çekerek şöyle dedi “Gel bana, baban seni bana hediye olarak göndermiş.” İki gözünü öpmüş ve onu yanında oturtmuş ve kendisine ikramda bulunmuştur. Şeyh Muhammed Küfrevi’in  Şeyh Abdulaziz’e karşı bu kadar ihtiramda bulunmasının sebebi Şeyh Abdulaziz’in Seyyid olması idi yani Resulullah’ın (s.a.s) hatırası içindi(4).

 

Seyyid  Abdülaziz hazretleri, Şeyh Muhammed Küfrevi tekkesinde sülüke girerek  bir müddet orada kaldı ve halifeliği aldıktan sonra Abri köyüne döndü  Nakşibendi tarikatı üzerinde insanları irşad etmeye başladı, İrşad faaliyetlerini özellikle muş’un bulanık ve Malazgirt ilçeleri ile Ağrı ili ve ilçelerinde yoğunlaştırdı. Çok  sayıda insanın kurtuluşuna vesile oldu Seyyid Şeyh Abdülaziz hazretleri  İrşad için Abri köyünden Ağrı vilayeti ve çevresine çıktığı zaman bazen bir ay, bazen kırk gün durur tekrar Abri köyüne dönerdi ”  çok zahid bir mürşid idi, zahitliği hakkında Ağrı vilayetine bağlı Toprakkale kasabasında oturan Kamil efendinin oğlu Hacı Rıfat efendi şöyle diyor: ‘‘Bir gün Seyyid Abdulaziz bir kısım büyük ulema ile beraber Toprakkale’ye bizim eve misafir geldiler, ben de o zaman küçük idim, amcam Cemal efendi ona bir kese altın vererek şöyle dedi: ‘Bu altınları kendine ve tekke masraflarına harca.” Şeyh hazretleri bunları kabul etmeyerek amcam Cemal efendiye cevaben şöyle dedi. “Gaye ve maksadımız insanları hak yoluna ve hakikate irşad etmektir, altın ve gümüş değildir.”(5).  Şeyh Abdulaziz hazretlerinin müridlerinden  tutak ilçesine bağlı şemi köyünde oturan Memani aşiretinden molla ömer  Şeyh hazretlerinin bir kerametini şöyle rivayet ediyor, beraber insanları irşad etmek için Ağrı vilayetinin çıktık, beraberinde birkaç tane büyük alim bulunuyordu. O irşad da birkaç ay kaldık ben de o zaman yeni evlenmiştim. Tutak ilçesine dönerken “Keşke şeyh hazretleri bana izin verse de gidip ailemi ziyaret etseydim.” şeklinde bir düşünce aklıma geldi. Hemen o sıra, şeyh hazretleri beni huzuruna çağırdı ve bana şöyle dedi. “Ey Molla Ömer evini mi özledin” Ben de ondan hayâ ederek “Hayır” dedim. Şeyh hazretleri bana tebessüm ederek Hemen git aileni gör, iki gün orada kal, sonra dön ve bana gel. Biz Tutak ilçesine bağlı Kargalık köyüne gidiyoruz, iki gün Ali’yi Temo isminde bir adamın hanesinde kalacağım, sonra gel bize yetiş.” dedi. Molla Ömer diyor “Şeyhin bu kerameti ve emri üzerine hemen aileme döndüm, iki gün orada kaldıktan sonra yine şeyh hazretlerine döndüm ve ona yetiştim.”(6).

Seyyid  Abdülaziz hazretleri’nin  mübarek hayatı her mürşide  nasib olmayacak üç mubarek döneme ayırabiliriz, birinci dönemde yirmi yaşlarına kadar ilim tahsili, ikinci dönemde şeyh Muhammed küfrev-i nin yanında seyri sülük ve irşad, üçünçü dönemde cihad ve şehadet olmak üzere,  şerefli ömrünü  Allah,u tealanın yolunda onun rızası uğruna harcamıştır. 30 Ekim 1914 İngiltere, Fransa ve Rusya, Osmanlı Devleti’ne savaş ilan ettiler. Osmanlı Devleti Birinci Dünya Savaşına katılmak zorunda kaldı,1 Kasım 1914 te Ruslar Osmanlı topraklarına doğudan saldırıya geçti. Şeyhülislam 23 Kasım 1914 de Cihad-ı Mukaddes ilan ederek bütün Müslümanlara cihada katılma çağrısında bulundu cihad cağrısı üzerine bütün Dünya Müslümanları gibi   Seyyid  Abdülaziz hazretleri’de cihada hazırlık yapmaya başladı,  abri köyünde bulunan sofileri ve eli silah tutan akrabaları ile beraber köyde bulunan divanın önünde toplandılar , bütün köy halkı onları yolcu etmek için toplanmıştı Seyyid  Abdülaziz hazretleri’nin  yeğeni Kadir-i Şeyhi Seyyid Mustafa efendi de ordaydı Seyyid  Abdülaziz hazretleri yola çıkmak için atına bindi o anda sonradan anlaşılacak acaib bir keramet yaşandi Seyyid Mustafa efendi amcası Seyyid Abdülaziz hazretlerinin atının başını tutarak bir mersiye okudu o mersiye şöyledir :

    Güzel Şeyh’sin Neseb Seyyid Said’sin

    Şehid oğlu Şehid oğlu Şehid’sin

    Sen inatçı kafirin başını kesen’sin

    Mecid olan Rabbin yanında bize şefaatçi’sin (7)

Seyyid Mustafa efendinin amcası Seyyid Abdülaziz hazretlerinin şehid olacağını  ima eden mersiyesinden sonra Seyyid Abdülaziz hazretleri müridleri ile beraber Ruslara karşı savaşmak için köylülerin duaları arasında abri köyünden Ağrı iline doğru harekete geçti ,Seyyid Abdülaziz hazretleri müridleri ile beraber Ağrı iline bağlı Tutak ilçesine geldiler orada Hamidiye alay komutanı ve sipiki aşireti reisi olan Abdülmecid bey ile buluştular(merhum Abdülmecid bey, Seyyid Şeyh Abdulaziz Hazretlerinin müridi idi,onu çok sever Onun hakkında tam bir itikada sahip idi ve Nakşibendi tarikatına onunla girmişti. merhum, çok cesur ve savaşçı bir adamdı. Savaşta Ruslardan bir top ele geçirmişti. Ona “Zamanın Kahramanı” denilirdi. Rus askerleri arasında korku salmıştı. Birçok Müslüman esiri kurtardı. Yiğitlikte üstüne yoktu. Alimleri çok sever ve onlara ikramda bulunurdu. Makamı cennet olsun(8).) Seyyid Abdülaziz hazretleri ,Abdülmecid bey komutasında bulunan Hamidiye alayı ile birleşerek Ruslara karşı savaştı. Savaş çok çetin geçiyordu birde doğu anadolunun  soğuk kış ayları işi daha da zorlaştırmıştı. Seyyid Abdülaziz düşmana en önde saldırıyordu çok kahramanlıkları görüldü fakat düşman kuvvetleri çok fazla idi, Müslüman kuvvetler çarpışa çarpışa geri çekiliyordu. Artık rus kuvvetleri Malazgirt ilçesine dayanmıştı, Tutak ilçesi ile Eleşgirt ilçeleri arasında bulunan Kılıçgedik dağında çok şiddetli çarpışmalar oldu,bu dağda rus ve ermeni  kuvvetlerine yapılan karşı taaruzda Seyyid Abdülaziz hazretleri birkaç rus askeri öldürdükten sonra Ruslar tarafından atılan bir gülle ile vuruldu ve  yaralanıp  düştü . o zaman Şeyhin alayında Ağrı, civarında Bekir ağa hanesinden Abdurrahman ve Osman adında iki genç vardı. Şeyh hazretleri’nin vurulduğunu görünce, biri şeyhe doğru koşup onu yerinden kaldırmak istedi Ruslardan gelen bir gülle ona isabet etti ve onu şehit etti Öbürü bu hali görünce “yardım etmek  düşüncesiyle onlara doğru ilerler. Yine Rus tarafından atılan bir gülle ona da isabet eder ve o da şehit düşer(9). Seyyid Abdülaziz hazretleri ağır yaralı bir halde Meter Köyüne getirildi Hacı Mustafa’nın evinde vefat etti. ve beraberinde şehid olan iki genç ile beraber Tutak ilçesine bağlı Meter köyüne defnedilmişlerdir Kabri şerifi halen ziyaret edilmektedir. Rabbilalemin biz şefaatına nail eylesin amin.. vefat tarihi :1914

Seyyid Şeyh Abdülaziz  El Abri Hazretleri’nin evlatları :

Seyyid Abdülaziz  Hazretlerinin üç evladı vardır..

1-Seyyid Şeyh Ramazan Efendi:

İki evladı vardır: Seyyid Muhammed Nuri Efendi, Seyyide Barika Hanımefendi.

Soyadı Kanunu kapsamında Yüce soyadını almışlardır.

2-Seyyid Şeyh Abdülhalik Efendi:

Dört evladı vardır: Seyyid Cesim Efendi, Seyyide Azize Hanımefendi, Seyyide Habibe Hanımefendi, Seyyide Meliha Hanımefendi.

Soyadı Kanunu kapsamında Akbaş Soyadını almışlardır.

3-Seyyid Şeyh Muhammed Zeki Efendi:

Sekiz evladı var: Seyyid Hüseyin Efendi, Seyyid Sabri Efendi, Seyyid Abdülkadir Efendi, Seyyid Kutbeddin Efendi, Seyyide Asya Hanımefendi, Seyyide Kadriye Hanımefendi, Seyyide Melike Hanımefendi ve Seyyide Fatma Hanımefendi.

Soyadı Kanunu kapsamında Yüce Soyadını almışlardır.

Seyyid Abdülaziz El Abri Hazretleri’nin Tarikat Silsilesi Şöyledir.

Silsile-i Tariki Nakşibendiyye

  • Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa {s.a.v}
  • Hz. Ebu Bekr Es-sıddîk {r.a}
  • Hz. Selmân-ı Farisi {ra}
  • Kasım bin Muhammed {k.s}
  • Câfer-i Sadık {k.s}
  • Bâyezid-i Bistâmi {k.s}
  • Ebu-l Hasan Hârkâni {k.s}
  • Ebu Ali Fârmedi {k.s}
  • Yusuf-i Hemedâni {k.s}
  • Abdülhalık-i Gücdüvani {k.s}
  • Arif-i Rivegeri {k.s}
  • Mahmud-i Encirfagnevi {k.s}
  • Ali Ramiteni {k.s}
  • Muhammed Bâbâ Semmasi {k.s}
  • Seyyid Emir Külâl {k.s}
  • Seyyid Muhammed Behaeddin Buhari {k.s}
  • Alâüddin-i Attâr {k.s}
  • Yakub-i Çerhi {k.s}
  • Ubeydullah-i Ahrâr {k.s}
  • Kâdi Muhammed Zâhid {k.s}
  • Derviş Muhammed {k.s}
  • Hâcegi Muhammed Emkenegi {k.s}
  • Muhammed Bakibillah {k.s}
  • İmam-ı Ahmed Rabbani {k.s}
  • Muhammed Masum Faruki {k.s}
  • Seyfeddin Faruki {k.s}
  • Seyyid Nur Muhammed {k.s}
  • Seyyid Mazhar-ı Can-ı Canan {k.s}
  • Seyyid Abdullah Dehlevi {k.s}
  • Mevlana Halid-i Bağdâdi {k.s}
  • Seyyid Taha {k.s}
  • Şeyh Muhammed küfrev-i {k.s.}
  • Es-Seyyid Eş-Şeyh Abdülaziz El Abri {k.s}

Kaynaklar:

1. BOA. Şuray-i Devlet  Y..PRK.AZJ

2. BOA. ŞD__266_20_024

3. VGMA, Şahsiyet Defteri

4. Tevarih-ul Avan s.145

5. Tevarih-ul Avan s.146

6. Tevarih-ul Avan s.147

7. Seyyid Zeynelabidin Selvi Mülakat

8. Tevarih-ul Avan s.151

9. Tevarih-ul Avan s.147

Bir Cevap Yazın

Your email address will not be published. Required fields are marked *

You may use these HTML tags and attributes: <a href="" title=""> <abbr title=""> <acronym title=""> <b> <blockquote cite=""> <cite> <code> <del datetime=""> <em> <i> <q cite=""> <s> <strike> <strong>

clear formSubmit