1) KAVL-İ MARUF (Güzel, Yapıcı Söz)
“Güzel, yapıcı bir söz, bir bağışlama, ardından bir eziyet gelen sadakadan daha üstündür.” (2/263)
Günümüzde bilhassa kendisini teblici olarak gören müminlerin İslam’ı sunum yaptıkları zaman nasıl, hareket edeceklerini bir metod olarak benimsemesi açısından Kavl-i Maruf çok önemlidir. Güzel ve yapıcı söz, atalarımız tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır demiştir. Yapıcı olmayan insanlara yol göstermeyen rehberlikle olumsuz yaklaşımlar hep kötü sonuç olarak önümüze çıkmıştır.
Poir sunum yapılırken toplum üzerinde etkisi nasıldır. Sonuç ne olmalıdır. Yapılan sunum faydadan çok zarar mı getiriyor. Bunun bilincinde olmak gerekir. Vahyin bize açık şekilde öğretisi kavl-i maruftur. Peygamberler Allah (c.c)’tan aldıkları emirleri ilahi rehber doğrultusunda yapmıştırlar. Ve son derecede başarılı olmuşturlar. Bunun açık örneğini Hz. Peygamber (s.a.v)’in hayatında görmekteyiz.

2) KAVL-İ SEDİD (Doğru, Söyleme, Etkili Söz)
“Ey iman edenler. Allah’tan korkun ve sağlam söz söyleyin ki, Allah, amellerimizi hayra ve barışa yarayışlı kılsın, günahlarınızı affetsin” (33/70-71)
Müminlerin özelliklerine baktığımız zaman karşımıza Hz. Peygamber (s.a.v)’in yaptığı müminin tarifi geliyor. “Mümin konuştuğu zaman ya doğru söyler ya susar. Doğruluk insanı iyiliğe iyilikte insanı Cennete götürür. Yalan insanı kötülüğe götürür kötülük ise insanı cehenneme götürür.” Bu ve buna benzer Hz. Peygamber (s.a.v)’in hadislerin sayısı çoktur.
Dolayısıyla kavli Sedid, Kur’ân-ı Kerîm’in üzerinde çok durduğu kavramlardan biridir. Günümüzde doğru insan profili çizilirken; Kavli Sedid (Sağlam Söz) sahibi insanlar toplumun çok değer verdiği insanlardır. Hz. Peygamber (s.a.v)’in Peygamber olmadan önceki lakabı el-emindi (Güvenilir ve doğru sözlü insan) idi. Mümin ve Müslüman konuştuğu zaman düşmanı dahi olsa doğru sözden kaçınmamalıdır ve Kavl-i Sedid olmalıdır.

3) KAVL-İ LEYYİN (Yumuşak, Tatlı, Söz)
“Sen ve arkadaşın, ayetlerimi götürün. Beni anmayı ihmal etmeyin, Firavuna gidin. Çünkü o azdı ona yumuşak ve tatlı bir sözle hitap edin belki öğüt alır. Yahut ürperir.” (20/42-44)
Kavl-i Leyyin Hz. Musa ve Hz. Harun (a.s)’ın Firavuna tebliğ yapılırken Kur’ân-ı Kerîm’in bize içselleştirdiği en önemli mesajlardan biridir. Günümüzde insan yaklaşımları gündeme gelirken Kur’ân-ı Kerîm (20/42-44)’de zikredilen sure ve ayetlerde geçen tavsiyeyle göz önüne alınmalıdır. Hatta deniliyor ki, insanlar ne kadar kötü olursa olsun Firavun kadar kötü olamaz. İnsanlar ne kadar alim olursa olsun Hz. Musa ve Hz. Harun (a.s) kadar alim olamaz. Öyle ise bu güzel ve Allah kelamı olan bu metod ve tavsiyeler günümüz tebliğasına Şiari olmalıdır. Hatta bu kavramlar üzerine düşünce, Fikir üretmeli ve yeni metodlar inşa edilmelidir. Bilim adamları ve kanaat önderleri yumuşak ve tatlı söz kavramlarını daha da genişleterek günümüzde vazgeçilmez bir hale getirmektedirler.

4) KAVL-İ KERÎM (Nazik, Saygılı Söz)
“Onlara öf bile deme onları azarlama onlara saygılı söz söyle” (17/23)
Sözlerin en güzeli anne ve babalara söylenen sözdür. Yüce yaratan sözlerin en güzelini anne ve babaya söyleyin onlar yufka yüreklidirler. Hem İncine bilirler, gönülleri kırılabilir. Onlarla konuşurken, dikkatli olun. Onlar öf sözcüğünden bile çok alınır ve üzülürler. Tabirimi hoş karşılayın. Yüce İslam’da dalkavukluk haramdır. Ancak insanın anne ve babasına dalkavukluk etmesi erdemlik sayılmıştır. Yani onların yüzüne güzel söz, nazik söz, saygılı söz söylemek ibadetlerin en üstünü kabul edilmiştir. Hz. Peygamber (s.a.v) süt annesi Hz. Halime’yi gördüğü zaman ona saygıda kusur etmemiş hatta ona bir gelişinde ailesine yetecek kadar koyun hediye etmiştir. Hadislerinde ashabına ve bize bu konuda emir, tavsiye ve yasakları olmuştur.

5) KAVL-İ MEYSUR (Gönül Alıcı, Teselli Edici Söz)
“Eğer onlardan, Rabbinden ümit etiğin bir rahmeti bekleme yüzünden yüz çevirecek olursan o zaman onlara gönül alıcı tatlı bir söz söyle” (17/28)
Zaman zaman duyarız gönül adamı ol, gönül insanı ol. 11. Yüz yılda Hz. Mevlana, Yunus Emre Hazretleri, Hacı Bektaşi Veli Hazretleri ve çağdaşları hep gönül insanı olmuşlardır. Bir devri öyle kapatmışlardır. “İncitme insanı, kalbin tamir edecek ustası yok” Şairler edipler bu konuda çok ama çok söz söylemiştirler. Hatta Yunus Emre Hazretleri, insanın gönlünü kıran ibadetlerinin kamil manada olmadığını savunanlardan biridir. Hz. Peygamber (s.a.v) Hz. Aişe’nin (r.a) gönlünü hoş tutabilmek için zaman zaman ona gönül alıcı söz söylerdi. Hatta onun hoşlanacağı hediyeler alırdı. Allah (c.c) ne emir buyurmuşsa hepsi güzeldir. Kavl-i Meysur’da (Gönül alıcı söz, teselli edici söz) bunlardan bir tanesidir. Günümüz insanı bugün Kavl-i Meysura daha muhtaçtır.

6) KAVL-İ MÜMİN (İnsanların Sözü)
“Allah’a ve aralarında hüküm vermek üzere onun Resûlüne çağrıldıklarında müminlerin sözleri sadece şunu söylemelidir. İşittik ve itaat ettik, işte bunlardır kurtuluşa erenler” (24/91)
Kur’ân-ı Kerîm’in önemle üzerinde durduğu metodlardan biri de Kavl-i Mümin (Müminlerin sözü). Müminün suresinde müminler tarif edilirken “Onlar namazda huşu içindedirler. Onlar boş sözden sakınırlar, onlar iffetlerini korurlar, onlar sadaka ve zekatlarını verirler. Ahitlerini yerine getirirler.” Bakara suresinin son ayetlerinde Semina ve Etana işittik ve itaat ettik, bunu açık bir şekilde dile getirmiştir.
Kısaca sözün özü Kur’ân-ı Kerîm’de geçen Kavl-i Maruf (Güzel yapıcı söz), Kavl-i Sedid (Etkili söz), Kavl-i Leyyin (Yumuşak söz), Kavl-i Kerîm (Nazik saygılı söz) Kavl-i Meysur (Gönül alıcı söz), Kavl-i Mümin (Müminlerin sözü) bu kavramlar günümüzde insanların çok muhtaç olduğu sözlerdir. Hatta hayat reçetesinin ta kendisidir. Selam ve dua ile…

Haydar SAVAŞ

Bir Cevap Yazın

Your email address will not be published. Required fields are marked *

You may use these HTML tags and attributes: <a href="" title=""> <abbr title=""> <acronym title=""> <b> <blockquote cite=""> <cite> <code> <del datetime=""> <em> <i> <q cite=""> <s> <strike> <strong>

clear formSubmit